Fenerbahçe yönetimleri ve AKP inanılmaz bir şekilde başarısızlığın sebebini başka bir yerlerde arayarak aynı stratejiyi uyguluyorlar.
Fenerbahçe başkanı kim olursa olsun şampiyon olamamanın sebebini kendilerine karşı kurulmuş olan bir yapı olarak ilan ediyor. Basındaki besili trolleri aracılığıyla da sevenlerini ikna etmeye uğraşıyorlar. Sıklıkla da etkinliğini kaybettikten sonra şampiyonluk yüzü göremedikleri FETÖ’yü dile getirerek uyguluyorlar bu stratejiyi. Dün seçilen yeni başkan lafa, “Düşmanlarımızla…” diye başladı!
AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan ise ekonomik facianın dış güçler tarafından başımıza patlatıldığını iddia ediyor. Olmadı, “Enflasyonun sebebi Cehape” diyor. Karşı düşünüşte olanlara, “Düşman, hain, terörist, düşük, sürtük” falan demeye çekinmiyor.
Rakibe düşman demek beceriksizliği peşinen kabul etmektir. Mazeretin hazırdır başarısızlık anında, “Düşmanın silahları güçlüydü, düşman arkadan vurdu, içimizde düşmanla işbirliği yapanlar vardı”!
Bu mantaliteyle ne kulüp ne de ülke yönetilebilir. İstediğin kadar, “Ben Türkiye’nin en zengin adamıyım” de; şampiyonluğa ulaşmak lafla olmuyor. 7 senede şampiyon olamazsan kuyruğuna teneke bağlanarak gönderilirsin.
İstediğin kadar, “Ben ekonomistim, faiz sebep enflasyon sonuç” de ekonominin batışını esefle seyredersin. Her ne kadar seçimde önünde gördüklerini hapse attırsan da günü geldiğinde kaçırdığın bir isim seni yenecektir.
Kısaca, “Rakibe düşman” diyenlerden olmayanlar bir gün mutlaka kazanacaklar.
DEĞDİ Mİ ŞEKİP BEY
Fenerbahçe Olaganüstü Seçimli Genel Kurulu’nu koca camiada başka adam yokmuş gibi yine kulübün divan başkanı Şekip Mosturoğlu yönetti.
İlk gün statta yapılan toplantıda konuşmacılara hitabeti, kalabalığa karşı kaba söylemleri dikkatimi çekti. Ancak sıra seçilecek yönetime yetki maddelerine gelince durum başka bir hâl aldı.
Oylama kalkan ellerin görüntüsünde bariz farkla redle sonuçlandı. Kaldı ki Şekip Bey de önündeki mikrofondan bu durumu açıkladı. Tam o sırada yanına mevcut başkan Ali Koç geldi ve, “Söylesene 2013’ten bu yana böyle…” falan diye talimat verdi. Şekip Bey, “Burayı ben yönetiyorum, bana neyi nasıl yapacağımı söyleyemezsiniz” diyeceğine anında “Oylar eşit görünüyor, üst kattakiler de var, iki el kaldırıyorlar, iki oylamaya da el kaldırıyorsunuz” diye saçmalayarak bir kez daha oylattı. Sonuç yine yetki vermeyenler lehine çok açıkken yüzünü kızartarak, “Oylar eşit” dedi. İzlemeyenler için söyleyeyim, tribünde 5 bin kişi varsa 4 bini hayır diyor ve Şekip Bey buna “Eşitlik var” diyor.
Neyse yükselen tepkiler sonucu taraflar ikiye bölünerek tekrar oylama yapıldı. Hatta FBTV kamerasının açısı bile ucuz bir ayak oyunla değiştirildi. Yine bariz bir şekilde hayır için eller daha gür kalkınca 3-4 yetki maddesi kabul edilmedi.
Dünya sonu da değil ayrıca, seçilen başkan bir yetki genel kurulu düzenler ve alır yetkiyi ama Şekip Bey’in bir divan başkanı olarak yaptıkları siciline kara bir leke olarak işlendi.
Arada kaynamasın, ihraç isyemiyle oylara sunulan Kerim Karakaş‘ın oylamasında da aynı oyunu yaptı ve ihraca sebebiyet verdi. Kaldı ki Kerim Karakaş’ın ihracını istemeyenler yine bariz bir şekilde fazlaydı.
Neticede sevgiyle yönetilmeyen bir toplumda ne huzur kalır ne başarı ne de adalet. Fenerbahçe ve AKP bu düşüncenin turnusol kağıdıdır.