Cahil cesareti

Her kesimde ağır bir cehaletle mücadele ediyoruz. Okumamışın durumu zaten ortada, benim derdim okumuş cahillerle.

Popüler bilimin günümüzdeki yıldızı Celal Şengör her fırsatta cahilliğimizi yüzümüze vuruyor, son derece haklı ama o da kendi tabiriyle bir zır cahil!

Celal Şengör şoförü olmasa evin yolunu bulamayacağını söylüyor, Aziz Yıldırım’ı tanımadığını söylüyor. Buna karşı Kretase Dönemi’nin Mezozoyik Zaman’ın üç alt bölümünden sonuncusu, Jura’dan sonra, Paleojen’den önce geldiğini lap diye anlatabiliyor.

Biz Jura’daki bitki örtüsünü bilmediğimiz için cahilsek Şengör de evinin yolunu bulamadığı, Aziz Yıldırım’ı tanımadığı için cahil; herkesin bilgisi kendine.

Bu tiplerden o kadar çok türedi ki her yerde karşımıza çıkıyor.

Zar zor Türkçe konuşabilen bir yaratık market kasası sırasında önüne geçiyor. Uyarıyorsun, kendini o kadar akıllı sanıyor ki bin dereden su taşıyor önde kalabilmek için. Anlat anlat anlamıyor, susmuyor da! En sonunda sarılıveriyorsun gırtlağına, hemen anlıyor.

MAALESEF BU CAHİLLER HER YERDELER!

Maça gidiyorsun, 18 yaşında bir piç kurusu, “Maç bitene kadar bağıracağız, Galatasaraylılık şudur budur” diye civarına Galatasaraylılığı öğretiyor.

Restoranda garsondan bir şey istiyorsun, olmadık laflarla seni aksine ikna etmeye çalışıyor.

Tezgahtarın sattığı mal hakkında hiçbir bilgisi yok. Sorduğun marka tereyağı yoksa kendininkini övüp senin istediğinin motor yağı olduğunu anlatıyor o küçük kurnaz beyniyle.

Fırından poğaça alırsın, bacak kadar çocuk sana tahinli çörek de kakalamaya çalışır.

Bulaşık makinası leke bırakır bardaklarda, servis çağırırsın. Eve gelen eleman ne kadar salak olduğunuza, her şeyi yanlış yaptığınıza ikna etmeye kalkar sizi.

Taksiye binersin, üç kuruş fazla almak için olmayacak yollara girer. Uyarırsın, sana İstanbul trafiğini öğretmeye kalkar İstanbul’a iki saat önce mancınıkla fırlatılan baldırı çıplak!

Daha çok örnekle sıkmayayım zaten sıkkın canınızı. Özü şudur bu cahillerin; kendi bildiklerini tüm bilinecek şeyler sanmaları, en fazla kendilerinin bildiklerini sanmaları ve hepsinden önemlisi de seni salak sanmaları.

Her yerdeler maalesef, kıt bilgileriyle sana hayat dersi vermeye her an hazırlar.

“HAYATIN GERÇEKLERİNİ ÖĞRETECEĞİM!”

Bu konunun nirvanası bir anım var, asker anısı. 1996’da kısa dönem havacıyız, acemi eğitiminde bir sabah 17-18 yaşlarında bir astsubay geldi içtimaya. Hepimiz üniversite mezunu olduğumuz için bizim yaş ortalamamız 25-26. Henüz bıyıkları yeni yeni terleyen astsubay çocuksu sesini gizlemek için zoraki bir tonlamayla, “Bu sabah size hayatın gerçeklerini anlatacağım” diye miyavlayarak gürledi!

Aramızda çok güldük, hâlâ da güleriz. Bir arkadaşımın cevaben verdiği, “Ben düşünebilen robotlar üzerine Amerika’da master yaptım” yanıtını hayatım boyunca unutmayacağım.

Bu kendini ermiş sanan cahillerle ömrüm yettiğince mücadele edeceğim. Kazanamazsam da işin peşini bırakmayacağım. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yazdığı gibi, “Artık sana dünyada rastlayamazsam yarın ahirette on parmağım yakanda olsun!” mantığıyla yaşayacağım.

Ne demiş atalarımız…

Bİlim cesaret verir, cehalet ise küstahlık!

BAM TELİMİZE DOKUNMA ARTIK! 

Ek olarak kafama takılan iki açıklama var son iki günde yapılan. İkisini de AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan yaptı.

Birini Hatay’da diğerini Diyanet Akademisi Başkanlığı’nın din görevlileri mezuniyetinde.

Açıklamalar sırasıyla şöyle:

“Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı.”

İşin garibi bu konuşmayı dinleyen Hataylılar çılgınlar gibi alkışladılar oy peşindeki siyasetçiyi!

“Farklı maskeler altında şeriat düşmanlığı var. İslam’ın hayata dair kurallarının bütününü temsil eden şeriata düşmanlık esasında dinin bizatihi kendisine husumettir. Bu ülkenin hukuku savunmakla görevli olan kimi baroları çıkıyor, Kelime-i Tevhid’in yazılı olduğu bayraktan rahatsız oluyor. Hatta son derece edepsiz ifadelerle suç duyurusunda bulunabiliyor. Şeriata yönelik sergilenen pervasızlıkların gerisinde cehalet ve bilgisizlik hastalığı var. Ülkemizde en azından bir kesimin içinde bulunduğu cehalet karanlığında daha fazla boğulduğunu görmekten üzüntü duyuyoruz.”

Ülkenin durumunu yazının başından beri anlatıyorum. Bir halkın bam teliyle bu kadar oynanmaz.

Cahil olsam, Hatay yerel seçimlerde AKP’yi tercih etmediği için deprem sonrasında en son yardım alan şehir oldu diye düşünürüm. Ayrıca iş işten geçtikten sonra kefen göndermenin de pek yardımdan sayılmadığını düşünürüm.

Ülke halkının büyük bölümünü son derece rahatsız eden ikinci konuşması için bir cevap vermek bile gereksiz. Cahil olsam zaten ülkenin şeriat kurallarına göre yönetilmesini isterim.

Visited 139 times, 1 visit(s) today