Fenerbahçe taraftarının Başkan Ali Koç için yaptığı tezahüratın en can alıcı bölümünü oluşturuyor yazının başlığındaki üç kelime.
En sevmediğim kelimedir “Muhtaç.”
Kimse kimseye muhtaç olmamalıdır. Aslında değildir de, sadece konfor alanını genişletmek isteyenler birine muhtaç olduğunu sanırlar.
Sosyolojiye, felsefeye daha fazla bulaşmadan konumuza girelim.
Dün (15 Şubat 2025) Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu toplantısı yapıldı. Tamamını izlemedim ama bölüm bölüm baktığımda ana konu Galatasaray‘dı. Üyeler de yöneticiler de Başkan Ali Koç da konuşmalarının çok büyük bir bölümünü Galatasaray’a ayırdılar, gerçekten garip bir durum.
Kulübünün bir toplantısında başka bir kulübe kendi kulübünden daha fazla vakit ayırıyorsan ortada onarılması büyük bir problem vardır. Sana ne kardeşim elalemin ne yaptığından, sen kendi yaptıklarına, yapacaklarına bak.
Galatasaray’dan konuşulurken ana fikir üyesinden başkanına Galatasaray’ın kayırıldığı üzerineydi. Tüm camia 10 yıldır şampiyonluğun gelmemesinin ana nedeninin Galatasaray’ın kurduğu yapı olduğu konusunda hemfikir!
Hem garip hem de sakat bir düşünce tarzı. Bir aksaklık varsa önce kendinde arayacaksın, bu tür durumlar karşısında bayıldığım bir metafor vardır, “Suçluyu önce aynada ara.”
EN ÇOK KİM KAYIRILIYOR?
Galatasaray gerçekten kayırılıyor mu, kurduğu bir yapı var mı.
Kayırılmasına bir şey diyemem ama yapı kurmak tabiatına aykırı. İlk camia içinden tepki gelir bir yapı varsa. Hayri Ağabey (Hayrettin Kozak) kafadan, “Arkadaşlar yapı kurduğumuz konusumda kulağıma laflar geliyor, ben böyle kazanılacak bir şampiyonluğu mide bulandırıcı bulurum. Derhal bu konu araştırılsın ve müsebbibler ortaya çıkartılsın” diyerek henüz yapının kurulduğunun farkında dahi olmayan diğer camialardan önce koyar tepkisini.
Çünkü sınırsız demokrasi var Galatasaray’da. Başkanı eleştiren üye, üyelikten çıkartılmaz. Başkana sitem eden duayen ağabey başkan tarafından salondan atılmakla tehdit edilmez!
Kayırılma konusuna gelirsek…
Bu ligde maalesef kurulduğu 1959 yılından bu yana üç büyükler kayırılıyor. Kayırılan bir kulübün başka bir kulübü kayırılmakla suçlamasının tek bir mantıklı açıklaması var; başarısızlıklar karşısında çaresiz kalmak ve başarısızlıklara kılıf aramak. Bunları yaparken de hiçbir yanlışına özeleştiri getirmemek.
Kaldı ki kamuoyu vicdanına göre kayırılma şampiyonu Fenerbahçe.
Hakem hatalarından arındırılmış (Yayıncı kuruluşun Trio programına göre) düz mantık hesaplamada onlarca puanı kayırılması sayesinde kaybetmediği çıkıyor ortaya Fenerbahçe’nin. Yine aynı program verilerine göre Galatasaray’ın daha fazla puanı olması gerek.
DIŞ GÜÇLER!
İsterseniz Fenerbahçe’nin son 28 yılda neden Galatasaray’ın çok gerisinde kalmasının nedenini kısaca özetleyeyim size.
2025 – 1998= 27, içinde bulunan seneyi de ekle 28.
Bu 28 sene boyunca ilk önce 4 sene üst üste şampiyon olduğu yetmemiş gibi 2 kez de Türk Futbolu’nda ilk defa Avrupa’da kupa kazanan Faruk Süren bırakmış başkanlığı Mehmet Cansun‘a. Sonra sırasıyla; Özhan Canaydın, Adnan Polat, Ünal Aysal, Duygun Yarsuvat, Dursun Özbek, Mustafa Cengiz, Burak Elmas ve son olarak tekrar Dursun Özbek almış bayrağı.
Bu süreçte tam 13 kez şampiyon olmuş Galatasaray, Fenerbahçe’nin ise şampiyonluk sayısı 6!
1998’de Aziz Yıldırım başkan seçilmiş, 20 yıl sonra 2018’de Ali Koç bayrağı devralmış, hâlâ da onda! Galatasaray’da bu sürede koltuk tam 9 defa değişmiş.
Daha net anlaşılması için başka bir örnekle konuyu en anlayamayanın anlayacağı şekilde açmaya çalışayım.
Son 8 senesi gerçekten tek başına tam 23 senedir aynı siyasetçi yönetiyor ülkeyi. Ekonomiden eğitime, tarımdan bilime dibe vurmamızın tek sorumlusunu kim olarak gösteriyor?
Dış güçler!
Yetmezmiş gibi kitlesini zamların CEHAPE tarafından yapıdığına inandırabiliyor!
Ne demişti zamanında Adnan Polat, “Türkiye’dir Galatasaray!”
AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan’ın elektriği, suyu, tekerleği, kurutma makinesini falan tanıştırdığını iddia ettiği Yeni Türkiye de sanırım Fenerbahçe oluyor bu mantıkla!