İmamoğlu kaçakmış!

Okul kaçağıymış okul, hemen yanlış anlayıp Nedim Şener gibi maytapları patlatmayın.

1985 yılında Trabzon Lisesi’nde 1’inci sınıf talebesiyken baharın cazibesine dayanamayarak 20 Mayıs pazartesi günü okulu kırmış. Kırmakla yetinmeyip üç arkadaşını da örgütleyerek okul kırmaya ikna etmiş. 4 kaçak bütün talimatlara karşı gelerek kayık kiralamışlar ve yasa dışı bira içme eylemi gerçekleştirdikten sonra donlarıyla da denize girme fiilini işlemişler. Islak ıslak giydikleri için donlarının izleri de gri okul pantolonlarından dışarıda görünecek şekilde toplum ahlakına aykırı bir tablo çizmişler.

Eve dönerken de zamanın Trabzon Müftüsü’ne ait bir taşı futbol oynamak kisvesi altında tekmeleye tekmeleye yukarı mahalleye kadar taşıyarak Devlet’e karşı olan kin ve nefretini kusmuş genç Eko ve arkadaşları.

Bu sebeplerle 2 yıldan 7 yıl 4 aya kadar hapis ve siyaset yasağı getirilmesi isteğiyle hakkında soruşturma başlatacak acar bir savcı arayan olacak mı bakalım!

“ÖLENE KADAR BEN!”

Şaka bir yana böyle bir haber çıksa bile artık şaşıracağımı sanmıyorum kendi adıma.

Ne korkuymuş be kardeşim…

İmamoğlu’nun bundan 3 yıl sonra yapılacak ve kendisiyle amansızca uğraşan rakibinin kanunlar çerçevesinde asla katılamayacağı bir seçime katılamaması için her türlü dolap döndürülüyor. Bunlar yapılırken de mahkemeler, hakimler, savcılar, rektörler, dekanlar, gazeteciler, troller ve hatta polis bile kullanılıyor.

AKP Genel Merkezi’nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan, “Milletin takdiriyle geldiğimiz bu koltuklarda ebediyen oturacak değiliz. Emr-i hak vaki bulduğunda kara toprağa döneceğiz.” dedi. Ben bu cümleden “Ölene kadar cumhurbaşkanıyım” anlamı çıkardım.

Öte yandan okur ama yazmayı tam kavrayamamış eski başbakan Binali Yıldırım İzmir’de Hukuki Araştırmalar Derneği’nce düzenlenen yeni anayasa buluşmaları programında vatandaşlık tanımının değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Öyle cümleler kurdu ki sanki Anayasa’dan Türklük kelimesini çıkarmak istediği anlaşıldı. 

AKP ÜLKEYİ BATIRDI

Tüm bunları ben AKP’nin ülkeyi batırdığını halının altına süpürmesi olarak görüyorum.

Kıyma aldık hafta başı kasaptan, köfteliğin kilosu 780 lira. Tatar köftesi yapmaya kalksak yağsız kıymanın kilosu 900 lira. Kastamonu kır pidesi kenar mahallede 45, merkezlerde 70 lira. Çocukluğumuzun, gençliğimizin hatta 5-10 yıl öncesinin en ucuza ağız tadıyla karın doyurma lüksü kır pidesi bile yanına yaklaşılmayacak fiyata ulaşmış! 4 tanesi keser anca bir ergeni; en ucuz yarde yese 200 lira eder çayla.

Üç öğün yese günde 600, ayda 18 bin lira. Evde 2 ergen olsa 36 bin lira. Ana baba da yarısıyla idare etse 54 bin lira. Kira, elektrik, su, şu bu 25 olsa 80 bini buluyor tokluk sınırı. Asgari ücret ne kadar; 22 bin 104 lira.

Allah’ınızdan bulun e mi! 

Simit 20 lira olmuş İstanbul’da, el kadar pasta bin lira, baton sale 600, kuru pasta 800, kabak, patlıcan, elma, armudun kilosu 80 lira!

Her şey ama her şey ateş pahası; şeker ilacı Galvus’un bir kutusu 650 lira, hela yerine göre 20 lira.

Açma 25 lira, bir kase çorba 90, pilav üstü kuru 110 lira.

Neye elini atsan felaket. Ülke, tarihinin en kötü ekonomisini yaşıyor. Kıbrıs’a çıktığımız, dünyaya kafa tuttuğumuz sene bile böyle bir fakirlik, çöpü karıştıran emekli öğretmen yoktu.

“İtibardan tasarruf olmaz” diyenler itibarın uçakla, sarayla falan olduğunu sanıyorlar. Yanı başımızdaki Suriye yapılanması için yapılan hiçbir uluslararası toplantıya davet edilmedik.

İtibarsızlık tam anlamıyla budur!

Visited 84 times, 1 visit(s) today