Ülke bir haftadır CHP Genel Başkanı aynı zamanda bir gecede lider olan Özgür Özel‘in başlattığı boykot kampanyasıyla çalkalanıyor.
Sanatçılar, gazeteciler, öğrenciler vs. bu çağrıya destek verdikleri için gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, ev hapsine mahkum ediliyor. Henüz reşit olmuş yüzlerce çocuk ceza evlerinde 30 kişilik koğuşlarda 60 kişilik nüfusla katillerle bir arada yatıyor!
Oysa ki bundan kısa bir süre önce gündem başta AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı boykot çağrılarıyla dalgalanmıştı. Kimse gözaltına alınmadığı gibi alkış almış, kahveciler basılmış, meşrubatlar yollara dökülmüştü.
İki boykotun da ne sebeple yapıldığını yazmama gerek yok. Eğer, “Reis Ay’a otoban yapmış” cümlesine inanan kesimden değilseniz konuya vakıfsınızdır.
GELELİM BOYKATA
Bazı malları almamamızı söyledi ya CHP Genel Başkanı aynı zamanda bir gecede lider olan Özgür Özel…
Ulan biz zaten tüm malları alamıyoruz.
İşçi, memur, emekli, esnaf zor nefes alıyor. Neredeyse kıçımızı kuruladığımız tuvalet kağıdını “İyice taharetlendim, ovaladım; sudur su” diye kurutup tekrar kullanacak hâle geldik.
Bu ülkenin sorunu boykot değil, zorunlu boykottur. Geçen sene 100 liraya aldığımız bir mal şimdi 200 lira. Yok Pinokyo TÜİK, yok ENAG, yok TÜSİAD; hepsinin açıkladığı enflasyondan daha yüksek marketteki enflasyon!
Bir markette çocuklar oynasın diye oyuncaklar var. Langırt, air hokey, atari falan. Yakın zamana kadar 1 lirayla çalışıyordu; şimdi 2 adet madeni 5 lira atmak gerek deliğe!
EMEKLİYE YÜZDE 15!
Yakında görünen seçim meçim yok ya; çalışana, emekliye yüzde 15 (Bazı emeklilere yüzde 11) zam yaptılar. Dün elektriğe yüzde 25 zam yapıldı.
Eeee bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
Hep yazıyorum, “Marketlerde çıkma meyve sebze kasalarının önünde kuyruklar oluşmaya başladı” diye.
Nedir çıkma meyve sebze?
Bildiğin çürümüş, reyona konulamayan meyve sebze.
Hiç utanmaları yok, hiç sıkılmaları yok.
Vicdanları yok vicdanları.
Demiyorlar, “Ulan ülkeyi batırdık, yakınımızı zengin edeceğiz derken kaynakları har vurup harman savurduk. Bari susup oturalım” diye. Onun yerine copla, gazla, plastik mermiyle, kelepçeyle gözaltıyla geliyorlar “İmdat” diye feryat edenlere.
YENİ MÜDÜR ŞART
Sokaktaki direnişin sebebini salt Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sanmayın, o bardağı taşıran son damla. Biliyorsunuz son damla bardağı taşırınca onunla beraber bir sürü damla da yayılır masanın üzerine.
Domuzbağı ile insanları öldürenleri affeden zihniyet rahatsızlıklarından dolayı her an ölümle burun buruna olan İBB Genel Sekreter Yardımcısı ve Tarihi Kentler Birliği Genel Sekreteri Mahir Polat’a hastane-cezaevi arasında örtülü işkence yapıyor.
Ekonomiyi öldürüp gömdüler, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek çıkıp konuşuyor ama ses tonundan bile bizi kandırmaya çalıştığını anlıyoruz. Hedef kitlesi sadece Ay’a otobancılar!
Adalete ise ağır eziyet ediyorlar. Elindeki terazi ve kılıçla simgesi olan Themis bacı can bulsa, “Yemişim böyle adaleti” diye kılıcı boynuna saplayarak diyarı terk eder!
Neticede ekonomiden eğitime, adaletten tarıma, dış politikadan bürokrasiye hababam sınıfına dönen sistemimize yeni bir müdür şart.