Bu ülke gerçek anlamda kanla kuruldu. Çanakkale’si Conk Bayırı, Sakarya’sı Dumlupınar’ı, Menemen’i İzmir’i!
Hepsinde gözyaşı var!
Hepsinde dökülen kan var.
Hepsinde düşenin ardından düşmeye hazır vatan evlatlarının canı var.
29 Ekim 1923’te iş cumhuriyetin ilanıyla da bitmemiş. Kuruluş aşamasındaki arsız nursuzlarla uğraşmaya devam ediyor Mustafa Kemal Atatürk ve evlatları.
Kimi zaman günümüzde hükümetin gözeneklerine kadar nüfuz etmiş Nakşibendi tarikatının baş pisliği Şeyh Esat kılığında Menemen’de çıkıyor karşılarında.
Kimi zaman da Nasturi, Şeyh Sait, Raçkotan, Raman, Eruhlu Yakup Ağa ve Oğulları, Pervari, Koçuşağı, Hakkari, Sason, Mutki, Ağrı, Hoybun, Oramar, Tendürek, Savur, Resul, Bicar, Batuş, Zeylan, Pülümür, Dersim isyanları diye kafa ütülemiş. Terakkiperver adı altında kankaları bile kuyusunu kazmaya yeltenmiş Atam’ın.
Elinin tersiyle hepsinin dersini vermiş, arada Hatay’ı topraklarımıza dahil etmiş. Bugünkülerin kucaklarından kalkmadıkları hiçbir tarikata, şeyhe, şıha papuç bırakmamış Atam.
Bakmış tek tek kafalarını ezmekle olmuyor, topyekûn çözüm için tekke ve zaviyeleri yasaklayan kanunu çıkartmış.
Sıkı mı şimdi, dünya terse dönüp de Kemal Bey başımıza geçse; o da tekke ve zaviyelere dokunamaz.
İktidar ile muhalefetin al gülüm ver gülüm oynadığı bir tiyatronun arka sıralarında uyukluyoruz ahalice, dönen dolaplardan haberimiz yok!
Neyse konumuza dönelim.
Kesmemiş, köy enstitülerini kurmuş, cumhuriyetin mottosunu; “İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kitleyiz” olarak belirlemiş. Dağ köylüsü çocuğun da bir müzik aleti çalmasını sağlamış.
Yeni doğmuş bir ceylanın ayaklarının titremesi gibi kırılgan bir ülkeden aslan yaratmış aslan!
ATATÜRK’ÜN FABRİKALARI
1- Ankara Fişek Fabrikası (1924)
Atatürk’ün açtığı fabrikalar
2- Gölcük Tersanesi (1924)
Atatürk’ün açtığı fabrikalar
3- Şakir Zümre Fabrikası (1925)
Atatürk’ün açtığı fabrikalar
4- Eskişehir Hava Tamirhanesi (1925)
5- Alpullu Şeker Fabrikası (1926)
6- Uşak Şeker Fabrikası (1926)
7- Kırıkkale Mühimmat Fabrikası (1926)
8- Bünyan Dokuma Fabrikası (1927)
9- Eskişehir Kiremit Fabrikası (1927)
10- Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1928)
11- Ankara Çimento Fabrikası (1928)
12- Ankara Havagazı Fabrikası (1929)
13- İstanbul Otomobil Montaj Fabrikası (1929)
14- Kayaş Kapsül Fabrikası (1930)
15- Nuri Killigil Tabanca, Havan ve Mühimmat Fabrikası (1930)
16- Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1931- genişletildi)
17- Eskişehir Şeker Fabrikası (1934)
18- Turhal Şeker Fabrikaları (1934)
19- Konya Ereğli Bez Fabrikası (1934)
20- Bakırköy Bez Fabrikası (1934)
21- Bursa Süt Fabrikası (1934)
22- İzmit Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1934 temel atma)
24- Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası (1934)
25- Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1934)
26- Isparta Gülyağı Fabrikası (1934)
27- Ankara, Konya, Eskişehir ve Sivas buğday siloları (1934)
28- Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1935 – tamamlandı)
29- Kayseri Bez Fabrikası (1934 temel atma)
30- Nazilli Basma Fabrikası (1935- temel atma)
31- Bursa Merinos Fabrikası (1935 temel atma)
32- Gemlik Suni İpek Fabrikası (1935 temel atma)
33- Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1935)
34- Ankara Çubuk Barajı (1936)
35- Zonguldak Taş Kömür Fabrikası (1935)
36- Barut, Tüfek ve Top Fabrikası (1936)
37- Nuri Demirağ Uçak Fabrikası (1936- ilk Türk uçağı NUD-36 üretildi)
38- Malatya Sigara Fabrikası (1936)
39- Bitlis Sigara Fabrikası (1936)
40- Malatya Bez Fabrikası (1937 temel atma- bu fabrika hariç bütün bez ve dokuma fabrikaları Atatürk’ün sağlığında açılmıştır.)
41- İzmit Kağıt ve Karton Fabrikası (1934- temel atma)
42- Karabük Demir Çelik Fabrikası (1937- temel atma)
43- Divriği demir ocakları (1938)
44- İzmir Klor Fabrikası (1938- temel atma)
45- Sivas Çimento Fabrikası (1938-temel atma)
ERDOĞAN BECEREMEDİ!
Yukarıdaki ve daha sonra açılan birçok fabrikayı AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan sattı.
20 yılda 80 yıllık ülkenin mirasını yedi.
Padişahlar dönemini bile dahil etsek; tarihimizde hiçbir zaman böyle bir napotizm yaşanmadı.
“İtibardan tasarruf olmaz” ayağına onlarca saray, onlarca uçak aldı kendine. Yüzlerce lüks araçla halkını yara yara camiye gidiyor, binlerce koruması var.
Günlük koruma maliyeti 30 milyon lira!
Sadece evinin giderleri günlük 18 milyon lira!
Aklımıza bile gelmeyen neler neler vardır daha!
Ak Saray’da hastane var diyorlar; onun masrafları da dahil mi acaba bu paralara. Dün pansuman malzemesi aldık. 2-3 kere anca yeter. Baticonu, gazlı bezi, flasteri, Rif’i 300 lira. Yan eczane bin 200’e kakalamaya çalıştı.
Yavaş yavaş konumuza geliyoruz; tutan tuttuğunu öpüyor.
Beyni olan kitle olarak zaten neyin ne olduğunu biliyoruz, lafı uzatmaya gerek yok.
AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan ne ekonomiyi ne dış politikayı ne de ülkenin demografisini yönetememiştir. Bunu biz net biliyoruz. Adaletin, hukukun, basın özgürlüğünün, eşitliğin parçalanması zaten ayrı hikaye!
Şekeri çıktığı zaman “Ayyaş” diye bahsetmeye cüret ettiği adam ülkeyi kurarken otuz çeşit nursuzla başa çıkmış!
Asrın lideri, dünyanın kıskandığı, çıbanının kılı olmak için sıra beklenen Zat-ı Şahaneleri ise kabzımallarla bile mücadele edemiyor!
Tarlada 4 lira olan hıyar pazarda markette 35-40 lira olamaz. Olursa bu işte bir terslik vardır. Kabzımallar ülkeyi yönetenlerden daha güçlü demektir.
Mesela ben ülkeyi yönetsem ve ekonomi bu durumda olsa ülkede ne kadar kabzımal varsa önüme dizer gerekeni yaparım.
Peki AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan niye yapmıyor?
Çünkü umurunda bile değiliz!
Cumhuriyet’ten de, laiklikten de, modern dünyadan da bizden de hoşlanmıyor. Yerimize koymak için Suriyeli, Afgan, Pak, Somalili ve Arapları boşa doldurmuyor memlekete!