Lapin muhalefet!

Aslında artık muhalefet değil, birinci parti ama onun bile farkında değil.

AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan hâlâ cumhurbaşkanıysa büyük pay ülkenin solunda. 1994’te ilk belediye başkanlığını SHP ve DSP altın tepside sundular kendisine. Refah Partisi adayı Erdoğan, İstanbullular’ın yüzde 25.19’unun oyunu alırken SHP’nin adayı Zülfü Livaneli 20.3, DSP’nin adayı Necdet Özkan ise 12.38’ininkini almış.

Topla, ediyor 32.41, hoşgeldin Erdoğansız Türkiye.

Ancak sol aynı bugünkü gibi parça parça, altın beşikte taşımışlar AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidara.

HER OLTAYA GELEN BALIK

Başlıktaki lapin bir balıktır, kıyılarda kayalıkların gölgesinde yaşar; derin sularda yapamaz.

Küçükken 5 numara sinek iğnesiyle iki karış suda balık tutan her çocuk bilir lapini. Her oltaya gelir, geldiğinde anlamazsın bile; takar iri dudaklarını iğneye öyle durur. Yakalandığının bile farkında değildir. Öyle de lezzetsiz ve kılçıklı eti vardır ki ya denize atılır ya da yem için kör bıçakla parça parça edilir. Buna karşı kırmızı, mavi, yeşil, sarı, mor, turuncu renkleriyle dışarıdan bakıldığında balık güzelidir.

Nedense benim aklıma ne zaman Türk solu gelse aynı anda lapin zihnimde canlanır, lapin gelse de Türk solu.

ORTALAMA AKIL BİLE YETİYOR!

AKP ve MHP’nin ortalama ortak aklı ne istese yaptırabiliyor CHP’ye.

“Öcalan”a özgürlük” diyorlar, ışık görmüş tavşan gibi kalıyor yolun ortasında CHP. Kamyon geçse kazara o sıra, yapışıverecek asfalta fakir sümüğü gibi.

“Ebru Gündeş konseri” diyorlar, yıkılmaz denilen Ankara Kalesi sallanıyor.

“Ahmet Özer” diyorlar tüm CHP birbirine giriyor. Kimi sahip çıkıyor, kimi yerden yere vuruyor, kimi kapısının arkasına saklanıyor vs…

“Cumhurbaşkanı adayınız kim” diyorlar her kafadan bir ses çıkıyor. Biri “Ben tabii ki” diyor, diğeri “En fazla oyu ben aldım” diyor. Başlarındaki, “Ben değilim” dese de kimse inanmıyor. Çünkü bir önceki baştaki de aynı şeyi söyleyip sonra seçilemeyeceğini bile bile topukları poposuna vura vura girmişti yarışa. O sırada da bugünkü baştaki o günkü baştakinin hık dedibaşısıydı.

CIGILLARINI MI ÜTTÜ!

Hiçbir şey demiyorlar, yıllar sonra özgür düşünen, değişimci bir Baro yönetimi seçiliyor. Teşekkür için kürsüye çıkan başkan ilk demecinde Anayasa’nın ilk dört maddesinin pozitif yönde revize edilebileceğinden falan bahsediyor. Başka lafın mı yok be koca profesör! İnsanın içinden neler söylemek geliyor da yutuyor valla!

Ortamları öyle kaygan ki, “Eko, Mansur’un cıgıllarını ütmüş deseler; biri, “Üterim ben, benden iyi kaflik sallayan mı var” diyecek diğeri, “Cıgıllarımızı kimse ütemez, sağlı sollu beni ütmeye çalışıyorlar” diyecek.

Bir an önce sol kendine gelip bir olmazsa öyle bir sağa çekilecek ki ülke, daha da yerinden kalkamayacak!

Visited 111 times, 1 visit(s) today