Unutturamazsın

– Birkaç sapık tarikatçi haricinde Atatürk‘ü sevmeyeni bu ülkede zor bulursun.

Mustafa Kemal bir başarı öyküsüdür, ne yaparsan yap o başarılar orada duruyor.

Gazi öyle bir adamdı ki gerekirse gariban bir vatandaşı kayığına alır, kendi çektiği küreklerin şıpırtısı eşliğinde derdini dinlerdi.

– Kitabı özet olarak değil her satırının altını çize çize okurdu.

– Çağın en iyi giyinen erkeklerinden biriydi.

– Mücadelesini yeri geldiğinde lafla, yeri geldiğinde savaş meydanında verirdi. Çift tabanca taşırdı.

– Hiçbir ülkenin liderinin ayağına gitmedi, aksine İngiltere Kralı da dahil olmak üzere ziyaretine gelmeyen kalmadı.

– Başa geçtiğinde hastalıklardan kırılan, sarayın kanlarını içerek ölüme terkettiği 13.5 milyon kişi yaşıyordu ülkede.

– Ne bir baraj ne bir fabrika ne de adam gibi tarım yapılabiliyordu.

– Yüz küsür traktör vardı, olanların da yağı yoktu.

– Tohum yoktu ekecek.

– Çay ithal malıydı, buğdaydan başka üretilen bir şey yoktu.

– Ortaokul sadece İstanbul ve İzmir‘de vardı. Diğer illerdekiler yabancıların okullarıydı.

– Yol da yoktu demiryolu da. Liman vardı ama işletecek adam yoktu. Çünkü Dedem Osmanlı, limanları Fransızlar’a, İngilizler’e, İtalyanlar’a peşkeş çekmişti.

– Gemiden, denizden, limandan anlayan yoktu topraklarımızda. Palamarı palamut sanıyordu halk.

– Olan demiryolu da kesik kesikti. Aktarma eşeklerle yapılıyordu.

– Üniversite sayısı bir elin parmakları kadar değildi. Onların da hocaları Allahlık’tı.

– Dünyanın en ünlü profesörlerini getirdi üniversitelerimize, en akıllı çocukları gönderdi tam bursla dünyanın en ünlü üniversitelerine.

– Milletin satacak donu bile yoktu ki Atam satsın da memleketi yeniden inşa etsin; anladın sen onu.

– Anası kocasından yadigar kalan bileziklerini oğluna verdi vatanı kurtarırken kullansın diye. Ölünce de neyi var neyi yok Darüşşafaka’ya bağışladı.

– Baştan “Yüzük müzük” diye mızmızlanmayıp layıkıyla sonlandırmış dünyevi görevlerini.

– Gidemediği anasının cenazesinin çok sade olmasını sağladı. İstese ülkeyi yığardı İzmir‘e ama şatafatı hiç sevmedi.

– İtibarı gösterişle değil yaptıklarıyla, tasarrufla sağladı.

Arapça, Almanca, Fransızca, Farsça, Bulgarca, İngilizce ve Rusça biliyordu. Bazılarını Türkçe kadar akıcı konuşabiliyordu.

– Devleti kurmuştu, milleti de ulus yapabilmek için araştırmadığı kaynak kalmadı. Kökenlerimizi kayıp kıtalar Atlantis ve Mu‘ya kadar didikledi.

– Osmanlı’da Türk kavramı yoktu. Birine “Nesin sen?” diye sorduğunda, “Müslümanım“dan başka cevap bilmiyordu.

– Kısaca Türk’ü Türk yapan da ta kendisidir.

– Koca bir devrimi kan dökmeden gerçekleştirdi.

– Birkaç gündür TRT’nin, yalama basının yapamadıklarını yapan Fatih Altaylı, Yılmaz Özdil ve konuklarının anlattıklarımı dinliyorum youtube kanallarında. Aklımda kalanlar bunlar.

– Kısaca Kurtuluş Savaşı da ülkenin kuruluşu da çok zor şartlar altında gerçekleşmiş.

– Halk dinini iyi öğrensin diye Diyanet Başkanlığı‘nı kurmuş Atam.

– Bugünkü başkanı Atatürk’ün adını dört senede bir kere bile ağzına almamış!

Atatürk’süz Cumhuriyet Bayramı kutlaması mı olur be izansız!

– 85 yıl önce ölmüş adamın isminden bile korkuyor zavallı!

– Filistin’i bahane edip 100’üncü yılı gargaraya getirecekti ünlü ekonomist. Tepkiyi görünce çark ediverdi.

– “Madem çok istiyorsunuz kutlayalım bari” havanızı alır bu millet.

– Cumhuriyetten pek anlamaz ama Ata’sına toz kondurmaz.

– Çatlasanız da patlasanız da unutturamazsınız!

Visited 149 times, 1 visit(s) today