Deprem, sel, yangın görünen afetler, bir kısmına engel olmak mümkün değil. En ağırını ise denizlerimizde yaşıyoruz daha doğrusu vandallığımızla denizlerimize yaşatıyoruz.
Can çekişiyor denizlerimiz, kirlilikte komşularımıza karşı büyük üstünlüğümüz var. Büyük bir hızla balıkların nesillerini tüketiyoruz. Yerli balıkları zaten yok ettik, göçmenleri komşularımız koruyor da varlar. Yanlış anlamayın; insan göçmen değil balık göçmen, insanları bize kaskalladılar!
Aynı katı çöplerini kaskalladıkları gibi. Dünya’nın en fazla çöp ithal eden ülkesiyiz.
Bütün pis rekorlar bizde. 2021 yılında 685 bin 443 ton çöp ithal etmişiz. Ondan sonrasını çok tepki geldiği için gizliyor kurnazlar, belki de utanıyorlardır ama sanmam; 6 yaşındaki çocuk kazık kadar herifle evlendirilirken bile utanmadı utanmazlar.
Denizlerimizdeki rezaletin sorumlusu hepimiziz. “Ben çöp atmam denize” dediğinizi duyuyorum. Kızartma yağını döküyor musun eviyeye, sen de katilsin. 1 litre atık yağ 1 milyon litre deniz suyunu kirletiyor. Kirletiyor derken üstünkörü değil, artık herhangi bir canlının yaşayamayacağı kadar derinden kirletiyor.
Parayı denkleştirip çinekop yedin mi bu sene, yine katilisin denizin. Lüferin yavrusu çinekop, hatta bize sattıkları defne; daha küçük yavrusu. Yenilmeyen bir çinekop satılmayan bir çinekop olacak. Dolayısıyla da tutulmayan bir çinekop da büyüyüp lüfer olacak. Ne kadar basit değil mi!
BİZDE 18, AVRUPA’DA 50
Hemen karalar bağlama, sen küçük katilsin. Büyükleri denize televizyon, tampon (Hem araba hem de kadın bağı), trigel kayışı, plastiğin elli tonu, sandalye, daktilo, doktor tabelası, bisiklet, şişe, kutu, bank ve en önemlisi milyarlarca sigara izmariti atanlar. Arıtma tesisi yapmadan pis sularını kanalizasyona verenler, hatta derelere denizlere salanlar başrol oyuncuları. Onlara göz yuman yerel ve genel politikacılar ise yatakçısı bu katillerin.
Bakın ne yapmışlar 2-3 bin gırgır sahibinin oyunu alabilmek için, belki avantasını da almışlardır!
Gırgır dediğimiz mizah dergisi değil, büyük balıkçı teknesi. Hani tonlarca kurşun ağırlığa sahip kilometrelerce ağı, radarı olan tekneler. Ülkemizde avlanan balıkların yüzde 90’ını bunlar tutuyor.
Avrupa Birliği yasalarına göre balık avlama derinliği 50 metre. Yani 50 metreden sığ yerlere gırgırlar ağ atamıyor. Avrupa’da ağın uzunluğunun üst sınırı 800, bizde 2 kilometrelik ağı olan tekneler var!
Niye 50 metre sınırı koymuş elin oğlu. Çünkü bu derinliğe kadar güneş ışığı geliyor, oksijen bol, yosunlar bu derinliğe kadar yaşayabiliyorlar. Balıklar da bu derinlikte besleniyorlar, sevişiyorlar, ürüyorlar. Yavrularını da bu derinliğe kadar olan yerlerde büyütüyorlar.
Şimdi sıkı durun; bizde 24 metreymiş, 2019’da 18 metreye düşürmüşüz. Al sana toplu katliam.
TROLLERİYLE GIRGIR GEÇİYORLAR
Şöyle düşünün; erkek lüfer kızı kandırmış, kızın da gönlü var, “Senden bir milyon bebek istiyorum” diyor. Deniz çayırına yayılmışlar, gırgırın motor sesi Rodrigo’nun Gitar Konçertosu gibi geliyor ikisine de. Tam solungaçlarından geçen suyun debisi artmış, kuyrukları ihtirasla titremeye başlamışken kendilerini mengene gibi sıkan bir ağın içinde buluyorlar onbinlerce türdaşları ve aşk yuvası belledikleri yosun (Yosun deyip geçme, soluduğumuz oksijenin yüze 80’ini yosunların ürettiğini biliyor muydunuz?) topağıyla beraber. Bırak milyonları “En aşağı üç çocuk” çıtasına bile yetişemiyor fakirler.
Sonra tezgahta tane 350 lira!
Avrupa’da 50 bizde neden mi 18 metre?
Çünkü çok akıllıyız biz, tutana izin verirsen tutar. Hatta ben eminim, bu vicdansızlar 1 metreye ağ atabilseler atarlar. Kontrol eden mi var, saldım deniz çayırına mevlam kayıra!
Devleti yönetenler önce ülkelerini sevecekler. 18 metreye izin vermek vatan hainliğidir. Elalemin şortuna, eteğine, tişörtüne, yediğine, içtiğine karışacaklarına gırgıra, trole taksalar kafayı iki senede balık cennetine döner denizlerimiz. Bunu 225 kilometre kıyı şeridi olan Romanya, 310 kilometre kıyı şeridi olan Gürcistan, 354 kilometre kıyı şeridi olan Bulgaristan düşünüp tüm dünyaya balık satıyorlar. Biz de hamdolsun tüm dünyadan balık ithal ediyoruz adalar hariç 8 bin 333 kilometrelik kıyı şeridimizle!
Ne yazık ki onlar trollerini kullanarak bizim aklımızla gırgır geçmeyi tercih ediyorlar!