Bugün çok düşündüm yazının başlığı için, sonunda meslektaşımsılarla ilgili olanı seçtim. “Cimsi, şımsı”lardan daha fazlasını hakediyorlar; terbiyem yetmez. Vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum Cimsiler’i.
Aynı konu binbir başlıkla anlatılabilir, mesela…
Serok Bahçeli
O dönüşü
Devlet aklı
vs…
Serok Bahçeli’yi açmaya gerek yok, durumu net anlatıyor.
O dönüşü, U dönüşünden esinlenme. Üç gün önce, “Çocuk katili” dediği terörist başını meclise davet etmenin karşılığı anca O dönüşü olur. “O dönersen aynı yere gelirsin” diyen cingözler için dönüşü bir örnekle açayım. Gözünüzün önüne Paris’teki Arc de Triomphe’un etrafındaki 12 şeritli döner kavşağı getirin. Bir süre izleyince arabaların sürekli döndüğü hissine kapılıyorsunuz. Başkalarının ülküsü için kendi ülküsüne ihanet eden Devlet Bahçeli’nin dönüşü de işte böyle bir dönüştü.
KURNAZLIKTA BİR NUMARALAR
Gelelim “Akıl”a; başkalarının ülküsü için kendi ülküsüne ihanet eden Devlet Bahçeli’nin, “Apo gelsin mecliste konuşsun” çıkışına yalama basınla yalamaya teşne ama yalatılmayan basının büyük bölümü hemen can simidi fırlattı, “Vardır işin içinde bir devlet aklı”.
Adamın adını da kullanarak hem yarattığı kaosu pışpışlıyorlar hem de büyük ortağı olaya dahil etmeden onore ediyorlar. Gerçekten bu zeka kıvraklığını başka işlerde kullansalar gazetecimsilikten kazandıklarının bin katını indirirler cebe. Ama Apo önerisi o kadar tuhaf ki “Devlet’in aklı yerinde mi, akli muhakeme yeteneği hâlâ mevcut mu” diye araştırılması gerek.
İp attığın adamı meclise konuşsun diye çağırırsan olayı umut hakkıyla falan örtemezsin.
ÇOĞUĞUNDAN UTANIR İNSAN
Cimsiler doluşmuş Tataristan seyahati uçağına. AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan’la hesapta röportaj yapıyorlar.
Bir tanesinin aklına gündeme bomba gibi düşen Apo açılımını sormak gelmiyor.
Belli ki eski model masa saati gibi kurup bırakmışlar bunları uçağa.
Gazetecinin tek işi var, halkın merak ettiklerini araştırıp en doğru ve hızlı şekilde yine halka iletmek.
Ben Cimsiler’in yerinde olsaydım ne anamın ne eşimin ne de oğlumun suratına utancımdan bakamazdım.
Değer mi üç kuruşa, değer mi üç gün seyahate ya da şu utanç fotoğrafında yer almaya!