Ateş düştüğü yeri yakıyor, yüzlerce suçsuz olduğuna inandığım insanın siyasi sebeplerle tutuklanmasına çok üzüldüm, çok da kızgınım. Ama Remzi’nin tıtuklanması bende bambaşka bir ruh hâli yarattı.
“Babanın oğlu mu koskoca profesöre, Mason Üstad-ı Muhterem’ine adıyla hitap ediyorsun” dediğinizi duyar gibiyim. Evet neredeyse babamın oğlu, Galatasaray Lisesi’nde tam 5 yıl aynı sırada kıç kıça oturduk. Haytalık da yaptık, yarım ekmek köfteyi de paylaştık.
Her yerde söylemekten çekinmiyorum, sene kaybı olmadan Galatasaray Lisesi’ni bitirdiysem Remzi sayesindedir. Kimi zaman sınavdan önce, çoğu zaman da sınav sırasında yardımlarıyla mutlu bir lise hayatı geçirmemi sağlamıştır.
Lise bittikten sonra ben haytalığa devam etsem de Remzi bir öğrencinin okuyabileceği en üst seviyede eğitimini tamamlayarak 36 yaşında profesör olmayı başaran bir dehadır.
Dehadır derken abartmıyorum, yakın tarihimizin en büyük matematikçisi John Nash ile kankadır Remzi; muhabbeti vardır (Bakınız yukarıdaki fotoğraf), muhabbet derken, “Anangil nasıl, babangil nasıl” kıvamında değil, “Oyunlar teorisi ve diferansiyel geometri” tartışırlardı Nash bu dünyadan göçüp gidene kadar. İlk defa duydunuz değil mi büyük çoğunluğunuz bu matematik terimlerini.
HAYDİ BEYLER ŞARABA!
Sınırsız bilgileri, muhteşem kariyerinin yanında dünyanın en iyi insanıdır. Sadece arkadaşlarına değil yetiştirdiği sayısız öğrenciye karşı da aynı oranda iyidir. Bilgi Üniversitesi’nin rektörüyken okulda eylem yapan öğrencilere, “Çok yoruldu çocuklar” diye iskemle göndermişliği vardır.
Dün Can Holding soruşturması kapsamında “Çıkar amaçlı suç örgütüne üye olma ve suçtan elde edilen malvarlığı değerlerini aklama” suçlamaları ile tutuklandı Remzi.
Mahkeme sürüyor, tabii ki karış karış konuşamam ama bana göre Remzi’nin bir suç işleme ihtimali yok. Bütün günahlarını toplasak bir yüksüğü dolduramayız.
Bir devlet büyüğünün (Kimse artık) araya girmesiyle Can Holding’e satılan Bilgi Üniversitesi’nde rektörlük yapmamış olsa bu sabah evinde uyanacaktı Remzi.
Remzi’nin tutuklanmasıyla bir kez daha net olarak anladık ki suçsuzlar merhametsiz çarkın kurbanı oluyorlar.
Umarım çok kısa bir sürede özgürlüğüne kavuşursun sevgili arkadaşım. “Haydi beyler şaraba” diye bağırarak çıktığın gün arayacağım seni.