Eğitim sistemine müdahale, elde Kuran miting yapma hatta elde Kürtçe Kuran miting yapma, Diyanet’i ülke yönetimine dahil etme, dualı adli yıl açılışı, kendi gibi düşünmeyenden nefret etme, kıyafet diretmesi, “Bizden olsun çamurdan olsun” liyakatsizliği, hatta son günlerin modası kayyumlar bile siyasal İslam’ın ürünü.
“Ne alakası var” demeyin, ülke olması gerektiği gibi değil, kuruluş ayarlarının şeriat hükümleriyle harmanlanmasıyla yönetilmeye çalışılıyor.
Mesela faizin haram olduğunu düşünen ünlü ekonomist enflasyon canavarının gıdasının faiz olduğunu iddia etti ve 3 senede yüzde bin enflasyona sebep olarak canavarın yediklerini üzerimize boşaltmasına sebep oldu.
KANITSIZ BİLİM, KANATSIZ KUŞ!
Bu kısa girişten sonra konumuza gelelim.
Yüzlercesi açılarak fiziki olarak apartman dairelerine indirilen, düşünce olarak da orta çağa hapsedilen, bilimin işlenmesi gereken üniversitelerimizde bakın neler yapılıyor…
Üsküdar Üniversitesi Yaratılış Kongresi düzenlemiş.
Kongre sonunda katılımcılar, bilimsel verilerin evrenin varoluşunun bilinçli ve tasarımsal olduğunu kanıtlayacak seviyeye ulaştığını iddia ederek, “Yaratılış Manifestosu” yayımlamış.
Manifestoda, “Biz bu yaratılış manifestosunu hazırlayanlar olarak, o sonsuz, mutlak ilim, irade, kudret ve hikmet sahibi zorunlu varlığın, Kuranıkerim’de ifade edilen Allah kavramına uyduğunu bütüncül bilim kanıtıyla ilan ve beyan ederiz” sonucuna varılmış. Üniversitenin internet sitesinde manifestoya destek kampanyası açılmış. Bilimsel kanıt gösterilmediği gibi kaynakların da güvenli olmadığı tepkisi gelmiş.
KADIN OLMAZSA OLMAZ AGA!
İşin acısı bu etkinliğin bir ortağı da TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu).
Daha da acısı manifestoyu hazırlayanlar arasında bir tane bile kadın bulunmuyor.
Yaratılış konusunda ahkâm kesecek donanımım yok ancak yaradılıştan sonra kadın olmazsa üreyemeyeceğimiz konusunda son derece ilginç bilgilere sahibim.
Manifesto ilamı sonrası hazırlayan arkadaşlar sahneye çıkıp hatıra fotoğrafı çektirmişler. 2004’e 2’nci tertip erlerin yemin töreni hatırası gibi bir görüntü oluşmuş.
“GÖRÜŞLER CAHİLCE VE BİLİM DIŞI”
Manifesto hakkında görüşlerini açıklayan GazeteBilim Genel Yayın Yönetmeni Emrah Maraşo, bu manifestonun Türkiye’deki bilim karşıtlığının örneklerinden biri olduğunu söylemiş. Maraşo, “Manifesto”daki görüşler o kadar cahilce ve bilim dışı ki, örneğin doğal seçilim ve materyalizme ilişkin öne sürülen görüşlerin ne evrim kuramıyla ne de materyalist felsefeyle herhangi bir ilgisi var. Kaynakçaya bakmak bile her şeyi açıklamaya yetiyor. Orada Nurculuğun kurucusu Saidi Nursi’ye ve Risale-i Nur’a gönderme yapılıyor. Türkiye’deki evrim karşıtlığı ise FETÖ elebaşısı Fethullah Gülen’in 60’ların sonu 70’lerin başında verdiği konferanslarla başladı” yorumunu yapmış.
LAİKLİK SİYASAL İSLAM’A KARŞI
Elalem plazma hâlinde parçacıkların mezona mı baryona mı dönüşeceğini görebilmek için hadron çarpıştırıcısı yaparken biz nelerle uğraşıyoruz.
Türkiye’nin en üst düzey bilimsel ve teknik araştırma kurumu TÜBİTAK da böyle bir organizasyonun parçası oluyor. Manifestoda ne bilim var ne de teknik araştırma.
Bilimden uzaklaşarak inancı bilimin yerine koyma çabalarının ne yazık ki günümüz dünyasında karşılığı yok. İkisini karıştırınca bir milim ilerleyemiyor toplumlar.
Dinine en az Müslüman ülkeler kadar bağlı İsrail bilimi ayrı tuttuğu için şu anda dünyanın sayılı üniversitelerine sahip. Neticesinde de 9.5 milyon nüfusuyla çevresindeki 500 milyonluk İslam alemine kök söktürüyor.
İşte bu sebeple laiklik şarttır, gerisi siyasal İslam’dır.