Spor basını meraklıdır “Uzay” kelimesine, her fırsatta kullanmak ister.
Hangi takım bir milim öne geçse hemen “Uzay takımı X” diye apoleti yapıştırıverir editör. Hele çocukluk aşkı takımın editörlüğünü yapıyorsa grafikeri de zorlar sayfaya Samanyolu’nu da koyması için!
Aslında çok uzatılacak bir mevzu değil. Benim zamanımda da yapılıyordu şimdi de yapılıyor.
İki gün önceye kadar Fenerbahçe oynadığı oyun, attığı goller ve kadro derinliğiyle basının uzay takımıydı.
Oysa Fenerbahçe’nin 53, Galatasaray’ın 51 puanı vardı.
Bu yazının içinde en ufak bir hakem kayırması ya da kayırmaması geyiğine girmeyeceğim. Velev ki tüm hakem kararları doğru; arada hepi topu 2 puan fark var.
Biri uzay takımı oluyor da diğeri neden, “Golcüsü sakat ama alemlerde zıplıyor”, “Erden’den camia rahatsız”, ” Para yok para”, “Hoca yaramaz”, ” Taraftar küskün”, “Kulüpte yemekler berbat”, “Flaş… Flaş… Flaş… Bu sabah Florya’da güneş doğmadı” oluyor!
Atmosferi aşabilmek, Dünya’nın ataletinden kurtulabilmek için saniyede 11 kilometre hız yapman gerekiyor. Bir takım bu hıza güle oynaya ulaştıysa hemen ensesindeki diğeri de ulaşmıştır.
52’İNCİ BÖLGENİN SIRRI!
Buraya kadar derdimi anlatabildim diye düşünüyorum.
Sonra geçen hafta oluyor. Samsunspor deplasmanda uzay takımından iki puan kapıyor. Uzay enkazı olarak nitelendirilen 51 puanlı ikinci, lig üçüncüsünü deplasmanda 5-1 gibi farklı bir skorla mağlup ediyor ve puanlar 54’te eşitleniyor.
Konu uzay olunca rakamsal yakınlıkları kullanıp Nevada’daki 52’nci Bölge’ye kadar giderim ama şimdilik lüzum yok; çünkü takımlarımız bildiğimiz Fenerbahçe ve Galatasaray. 100 küsür yıldır Türkiye’nin takımları. Bir tek Galatasaray 2000 yılında Dünya takımı oldu, ikisinin de henüz uzayda bir icraatı yok; aynı Dünyalı diğer tüm takımlar gibi.
Hatta o kadar Dünyalılar ki işler yolundayken Balkan havasıyla oyundan çıkan Fenerbahçe’nin golcüsü Dzeko bu kez hocasına el kol yaparak kenara geliyor.
Uzay basınında ise tık yok! Neredeyse görülmüyor elinde klavye mikrofon olan astronomlar tarafından!
İcardi’nin sakatlığına göbek atanlara uzay adaleti Fred’in sakatlığını yaşatıyor. Bu hainliği anlayamıyorum; neden birinin sakatlığından insan mutluluk duyar! Neticede bu ülkenin milyon euroları harcanıyor bu futbolculara, çok haince ve ayıp.
Mesela kendi kalecisinin neredeyse sıfırdan yediği golü görmeyerek Trabzonspor’un kalecisine sanki bir yerden işaret almışçasına topyekün dalıyorlar. Çok Dünyalı bir hareket, hatta Türkiyeli.
Aynı dakikalarda aynı camianın içinde yetişen sümüklerini silmeyi yeni öğrenen Arda da Real’in hocası Ancelotti’ye artistik yapıp yeleğini yere fırlatıyor oyuna sokmadığı için kendisini.
Neticede Galatasaray bu son gelişmeler ışığında Fenerbahçe’ye oranla şampiyonluğa daha yakın.
Çünkü slogan çok kalite.
Konsantrasyon…
UZAYLILARI DOĞDUKLARINA PİŞMAN EDERDİK!
Aslında bu yazı burada bitse çok şık olacaktı ama uzay muzay deyince dayanamadım.
Hükümetin küçük ortağının küçüldükçe küçülmesine rağmen susmayan liderinin “Gökadam” olarak isimlendirdiği uzay gezginimiz hakkında da birkaç cümle etmezsem Jüpiter’in muazzam çekim gücü altında her saniye ezilip büzülen Ganymete gibi ortadan 35’e çatlayacağım.
Ganymete, Jüpiter’in uydusu ama Merkür’den büyük. Dünya’dan fazla suya sahip ve buz volkanları var. Düşünsek düşünsek çözemeyeceğimiz bir iklim!
Yine düşünüyor düşünüyor çözemiyorum; niye biz uzaya adam yolladık, Gökadam. Kadın yollasak Gökhatun mu diyecektik!
55 milyon dolar saymışız uzay turizm şirketinin eline.
Kütahya Şeker Fabrikası’nı 24 milyon dolara, Arifiye Tank Palet Fabrikası 50 milyon dolara satıldı elin oğluna!
Lafı uzatmaya gerek yok!
Yazıklar olsun bu kararı alanlara.
Bari bir 55 daha bulup İlber Ortaylı’yla Celal Şengör’ü yollasaydınız.
Çok düşük bir ihtimal olsa da bir uzaylı karşılaşmasında yeşil cüceleri aşağılayarak doğduklarına pişman edip olası uzaylı istilasını engellerdiler!