Yazıya başka bir yerden başlamak zorunda kaldım.
“Türkiye’nin en çok tercih edilen, lider domain ve hosting sağlayıcısıyız” diye tanımlıyor kendini Natro isimli şirket.
AKP Türkiyesi‘nin hastalığı, bir hiçsin ama kendini dev aynasında görüyorsun; aynı Turkcell, Vodafone, Türk Telekom ve diğerleri gibi.
İnternet hızında 181 ülke arasında 111’inciyiz.
Ufak bir örnekle konuyu tam kavrayalım…
Japonya’daki internetin hızı bizimkinin tam 8 milyon 760 katı.
İnterneti bizden hızlı ülkeler arasında Trinidad Tobago, Papua Yeni Gine, Saint Vincent ve Grenadinler, Saint Lucia, Guyana, Saint Kitts ve Nevis gibi dünyanın önde gelen ülkeleri var!
1 gb veri kullanımı savaş hâlindeki Ukrayna’da 0.51, bizde 2.25 dolar. Nasıl düdüklendiğimizin rakamsal gerçeklerini izledikten sonra gelelim Natro’ya.
31 Ağustos sabahı kendi siteme erişimim kesildi, para, kira, ipe su serdik gibi hikayelerden sonra bu sabah (13 Eylül) tekrar yazılarımı sizlerle paylaşacak imkana sahip oldum. Takibi de ben yapmadım, hayatta tanıdığım bu işlerden en iyi anlayan insan olan Ceyhun (Yeşin) kardeşim kahramanca mücadele etmesine rağmen kâbus 14 gün sürdü.
Yemişim Türkiye’nin en çok tercih edilen bilmemne sağlayıcısını.
Gazı kaçtı ama yazmazsam kanım kuruyacağı için kılıç çatan teğmenlerle ilgili fikirlerimi geç de olsa yayımlıyorum.
ÇATMAK BAŞKAAAA ÇEKMEK BAŞKA!
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözünden rahatsız olanın amacı başkadır, gözü Türkiye’nin rejimindedir!
Harp okulundan mezun olan teğmenler kimseye kılıç çekmemişlerdir. O en mutlu günlerinde ülkenin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e olan minnetlerini kılıç çatarak göstermişlerdir.
Çekmek yok çatmak var. Askerliğini yapmış her Türk aradaki farkı net bir şekilde bilir. Kılıcı çatarsan birlik ve beraberlik mesajı verirsin, söz verirsin. Çekersen karşındakine saplamaya çalışırsın.
Silah da çatılır ve çekilir; ikisi çok farklı şeylerdir. Silahını çatarken dinleniyorsundur ama gelebilecek her türlü saldırıya karşı da hazırsındır. Çekersen zaten vay karşındakinin hâline.
Kısa askeri bilgilerden sonra gelelim çıkarılan yapmacık yaygaranın cevabına.
Aradan 8 gün geçmiş ve AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan’ın aklına mezuniyetlerini kutlayan teğmenlerin “Kılıç çatma ve Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye heyecanlarını yansıtmaları” yeni mi geliyor; hiç sanmıyorum.
ATATÜRK’Ü ÖLDÜREMEZSİNİZ…
8 günlük gündemi kısaca hatırlayalım…
– Katil Sisi, dostum Sisi oldu.
– Ekonomi tepetaklak.
– Borsa tepetaklak.
– Anketlerde AKP tepetaklak.
– Zam yağmuru gemi direklik çam gibi dimdik.
– Muhalefetten ilk erken seçim teklifi geldi.
– AKP’nin içi arı kovanı gibi, her kafadan ayrı ses çıkıyor.
Kısaca gündem hükümetin tam da istemediği yönde gelişiyor. Sisi‘yle beraber Miçokatis, Rahip Bronson, Kaddafi, İsveç’in NATO üyeliğine yol verme geri vitesleri de yeniden dillendi.
Yalama ve yalamaya teşne ama yalatılmayan basın kılıç ve Ata’nın askerleriyiz çıkışıyla diğer tüm aleyhte gelişen gündemden uzaklaştırıldı.
AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan’ın tek bir, “Temizleyeceğiz”le biten beyanatıyla.
O pırıl pırıl teğmenlere kimse elini süremez, süren de günü geldiğinde hesabını verir.
Atatürk’ü seven değil sevmeyen teğmenin orduda işi yok kardeşim.
Her şeye müdahale edebilirsiniz ama bir türlü öldürmeyi başaramadığınız Atatürk’e ve halkın O’na olan sevgisine zerre dokunamazsınız.